"A Rainy Day In Newyork" nasıldı?

Son zamanların en tartışmalı isimlerinden biriydi Woody Allen. Taciz skandallarıyla gündemi oldukça meşgul etti. Bu haberlerden sonra sanatçıya sırtını dönen de çok oldu destek çıkan da. Tam da Woody Allen'ın adı kötü hadiselerle anılırken o bir proje üzerindeydi: A Rainy Day in Newyork

Filmin son dönemlerin gözde oyuncularıyla dolu ekibi, haklı olarak yönetmene sırtını dönen tarafta. Hatta filmde oynadıklarına pişman oldukları bunun üzerine filmden kazandıkları parayı bir derneğe bağışlayacakları açıklamalarında bulundular. Bu gibi sebeplerdendir ki aslında çok konuşulması gereken film sessiz sakin vizyona girdi, oyuncular da üzerine başka bir şey söylemediler.


Gel gelelim biz yönetmenin sansasyonlarını bir kenara bırakıp yalnızca filme odaklanalım. Başta da belirttiğim gibi filmin oyuncu kadrosu sektörün yükselen yıldızlarıyla dolu: oyunculuğu kadar tarzıyla da sıkça anılan Timothee Chalamet, Cannes film festivalinin en genç jüri üyesi Elle Fanning ve de herkesin tanıdığı Selena Gomez. Tabii gençlerin yanında Jude Law'ı da unutmamak lazım.



A Rainy Day In Newyork izleyiciyi sık sık "ben olsaydım ne yapardım?" sorusuyla baş başa bırakıyor. Bu özelliğiyle de yönetmeninin tipik bir filmi olduğunu kanıtlıyor. Tam anlamıyla Woody Allen filmlerinden ne bekliyorsanız onu buluyorsunuz, daha fazlası yok. Yani ne yönetmenin en iyi filmdi ne de en kötüsü.


Ben Allen sinemasını seven birisi olarak sinema salonundan memnun ayrıldım. Bence tam da eylül ayında izlemelik bir film olmuş, tabii benim gibi izleyicinin yanı sıra filmi hiç sevmemiş hatta çok sıkılmış bir kitle de mevcut. Onlara "hayır yanılıyorsunuzgibi bir açıklama yapacak argümanım yok ancak filmi izlememin üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen hala akla gelen 'elinde şemsiyesiyle Newyork sokaklarında gezen bir Timothee' figürü de "bu filmi iyi ki izlemişim" dedirtiyor.



Yorumlar

Popüler Yayınlar